24 Ekim 2010 Pazar

Bir derbi anatomisi

Bir derbi daha geçti gitti. Öncesiyle , maç sırasıyla ve sonrasıyla Galatasaraylıların aklının bir köşesinde hep yer alacaktır bu derbi. Teknik direktör değişikliği ile girdiğimiz bir derbiydi ve takım inanılmaz formsuzdu. Zeka ve tekniğinin yanı sıra hırsıyla bilinen bir komutan vardı artık teknik direktör olarak başımızda. Belki de tek güvendiğimiz Hagi'ydi maça çıkmadan. Topu ileri götürecek Kewell ve Arda sakat , gol atabilecek oyuncumuz Baros sakat. Bir büyüdür süregelen Kadıköy'deki şanssız maçlar...

10-11 gibi dolmaya başladı sokak.. Tribünün çok güzel geçeceğinin habercisiydi aslında bunca sorun. 2008'deki Türkiye Kupası maçına gelenler geliyordu yine 11 Türkle çıktığımız.. İnceden inceye alkol alımları başlamış , akıllı taraftarlar tadında bırakmayı bilmişti.

Saat 4'e gelirken koyulduk yok. Uefa finaline metrobüsle gidecektik Kadıköy'e zamanında , o olmamıştı ama bu kez metrobüsle gidecektik. Nerdeyse köprüye kadar yürüdük 2500 kişi ve atladık metrobüslere. Kendini bilmez dingiller tahrik ederken bizleri yolda , metrobüs durduğunda yine kendini bilmezler (bizden) diğer metrobüsleri kovaladı. Son durakta indikten sonra nerden gelecek bu taşlama acaba bu kez derken şişeler patladı hemen yanımızda. Biz karşılık verince yine nezarethaneye götürülürüz diye cevapsız bıraktık ve aldık tribündeki yerimizi.

Geçen seneden kalan 2-2 geyiğini çok güzel dile getirerek güldük baya. Timsah yürüyüşü falan yaptık. Birden Gooooollll diye bağırıp 2-2 diye sevindik. Aval aval bakıyordu karşıdakiler.

Maç başladı , ilerde Pino oynuyordu ve Misimoviç ile Elano ilk 11'deydi aynı anda. Bismillah dedik , çektik ilk üçlüyü.. Derken çizgiden çıkardı Fenerbahçe. Erken bir gol iyi olurdu diyorduk ama sonra Lincoln geliyordu akla. Hayırlısı dedik Aradan zaman geçiyor , biz boyuna saldırıyoruz. Top bizde ve Aykut'a gelmedi top baya bir süre. Derken Neill çakıyor şutu , Volkan inanılmaz kurtarıyor. Top hep bizde ve futbolcular korkmuyor bu kez. Sabri ve Mustafa abartı şekilde geri oynayınca zorlandık ilk yarıda. İkinci yarı o da kalktı ortadan. İlk yarıda gol atamamamız ilginç değildi aslında. Çünkü biz birinin kıçına filan çarptırarak atamıyorduk gol.

İkinci yarı yine top bizde. Pozisyonlar ortada. Gol geldi gelecek , olmuyor. Lugano - Yobo ikilisi ile Neill - Servet ikilisi yemin etmiş gol yemeyeceklerine. Ayhan ve Emre B. dinamo gibi. Pino ve Niang sürekli bir şeyler peşinde... Maç oynanıyor bu arada ama bir anons yine '' Lütfen fenerbahçeliler , destek verelim hep birlikte.'' bu da neydi ?

Daha önce de susturmuştuk bir çok kez. Ama ben 50bin kişiyi bu kadar sessiz ve 2500 kişiyi bu kadar etkili görmedim. Takım atak yaparken '' Haniii oooo hastaneyeee'' tarzı tezahüratlar söyleyip de rakip tribün niye hedef alınır anlamadım ama yabancı oyuncularımız anlamamıştır en azından. 2500 kişi biraz daha akıcı tezahüratlarımız olsa çok daha büyük ses getirebilirdi ama malesef şimdilik arabesk ve yorucu tezahüratlar söylüyoruz.

Maç 0-0 bitiyor , takımı mücadelesi için alkışlıyoruz. Buna beraberlikte sevinen diyenlere bilmediği için şunu söyleyeyim. Biz ne zaman beraberlik almaya gelsek alırız beraberliği. Kazanmak için geliyoruz her maç ve beraberlik bizi mutlu etmiyor. TÜrkiye kupasında beraberlik için gelmiştik yine iyi oynayan taraf bizken 0-0 bitirmiştik. Bu maç kazanmak için geldik yine ama top girmeyince girmiyor , beraberliğe sevinmek değil bu.
Maç sonu futbolcuları sorunma odasından çağırdık ve '' Sen şampiyon olmasan da , kupaları almasan da fenere de koymasan da seviyoruz işte var mı diyeceğin?! '' 'i ilettik bizimkilere. Arda da ordaydı onu da selamladık. Tugay'ı unutmadık. Ve hoşgeldin dedik Hagi'ye...

Bizden bir cengaver maraton üst'e girdi bizim tribünden ve ''Sevgi eylem gerektirir'' pankartını aldı. Yazık oldu , bir söz vardır pankart gitti g.t gitti diye. Biraz daha dikkatli olmamalı rakip tribün.

Bu azim ve mücadele umarım sadece Fenerbahçe maçı için olmamıştır. Hagi'ye güveniyoruz , takım çok iyi yerlere gelir umarım.

- Resimler düştükçe nete paylaşacağım -

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İstersen küfür edebilirsin yorumunda. Hakediyorsam et.