22 Temmuz 2011 Cuma

Fenerbahçe Taraftarı Ne Yapıyor ?

3 Temmuz'dan beri neredeyse hergün şike olayıyla yatıp kalkıyoruz ve bu olayın sebep olduğu değişik olaylara tanıklık ediyoruz. Şike operasyonunda her ne kadar birçok takımı ilgilendirse de odakta Fenerbahçe ve Beşiktaş var. Fenerbahçe başkanının ve asbaşkanının göz altına alınması onları bir adım önde tutuyor.

Daha önce şike konusunda TFF'nin kendisiyle birçok kere çelişen açıklamalarını, kulüplerin -Galatasaray'ı tenzih ederek- 'marka değeri' zımbırtısı altında şikeyi meşru kılıp ''bundan sonra yapılmaz'' vari açıklamalarını değerlendirdik.

Ne yapmaya çalıştığını, neye tepki verdiğini, hangi safta yer aldığını anlayamadığım şey ise Fenerbahçe taraftarının tutumudur.

3 Temmuz'da olayın patlak verdiği ilk saatlerde ''Başkana bir şey olmaz 1-2 saate serbest bırakılır'' diyen Fenerbahçe taraftarı olayın önemini ilerki saatlerde algılamaya başlamıştı. Başkanlarının gücüne olan inançları yerini tedirginliğe bırakmıştı. Fenerbahçe'den dört ismin tutuklanması sağlık sorunları yüzünden sorgulanamayan başkanlarının da tutuklacağını gösteriyordu. Ve anlamlı - anlamsız tepkiler başlamıştı Fenerbahçe taraftarından.

Azınlıkta da olsa şike yaptıysak çekelim cezamızı diyenler vardı elbet. Büyük bir kesim dayanağının acayip saçma olmasına rağmen olayı cemaate bağlıyordu. Cemaat yürütüyordu bu operasyonu onlara göre. Burda insan şunu sormadan edemiyor, cemaat da yürütse silah zoruyla mı şike yaptırılıyordu Aziz Yıldırım'a ?

Aziz Yıldırım'ı bitirme operasyonundan başka bir şey değildi bu olanlar onlara göre. Yine aynı şey, deliller şike yapıldığını gösteriyor mu göstermiyor mu, diye olayın ana temasını bir kenara bırakıp arkasında ütopik diyebileceğimiz şeyler aranıyor anlamak güç.

Adam gibi adam Recep Tayyip Erdoğan diyenler artık Recep Tayyip Erdoğan düşmanı hüvviyetindelerdi.

Bir yürüyüş ve takımlarının kamp yaptıkları yerde toplanma ve destek verme organizasyonu düzenledi Fenerbahçe taraftarı. Bu belki de yaptıkları en anlamlı şey olabilir diye düşündük taki organizasyon boyunca yaşananları görene kadar. Gidilecek yaylaya, takıma destek verilip bizler sizin akıttığınız tere inanıyoruz diyeceklerdi. Böyle düşünmüştük. Keza bunu yaptılar da ama yapanların Aziz Yıldırım bayrakları sallaması hangi mantıkla açıklanabilirdi ?

Caddedeki yürüyüş sırasında hükümet aleyhine bağrılmalar, cemaate giydirmeler üzüntünün, çaresizliğin vermiş olduğu şeyler diyebiliriz. Ama o kadar kalabalık şekilde köprüye yürümeyi akıl etmeleri bende sağlıklı düşünemedikleri ve ne yaptıklarını neye tepki verdiklerini kendilerinin de bilmediklerini düşündürdü.

Medya gerçekten de yanlı diyebileceğimiz bir şekilde davranmış soruşturmanın gizliliği falan kalmamıştı. Gizlilik kalmadı derken Fenerbahçe'nin resmi sitesinde Aziz Yıldırım'ın ifadelerinin de yer aldığını belirtmek lazım. Gizli kalmadığından yakınanların başkanlarının ifadelerini kamuoyu ile paylaşması yine çelişkili bir durumdu.

Basına taraflı haber yapıyor diye tepki gösteren Fenerbahçe taraftarları ilk olarak adliye etrafındaki gazetecilere saldırarak fiile dönüştürdü tepkilerini. Saldırılan kişiler kameramanlardı, yine yanlış yapıyorlardı. Kendi düşüncelerini ekranlarda ve gazetelerde lanse eden Rıdvan Dilmen, Altan Tanrıkulu, Mehmet Demirkol Ercan Saatçi, Meriç Tunca, Engin Verel gibi isimlere tepki vermemeleri de çok garip bir durumdu. Bu iyi gün yazarlara karşı da bir tepki verilmesi gerekiyordu.

Dün yapılan - yapılamayan- hazırlık maçında ne yazıkki Fenerbahçe bir kere daha rezil duruma düşmüştür. Maç başlamadan sinyaller gelmişti aslında basın tribünündekilere ve saha içindeki foto muhabirlerine saldırarak. Tepkiler yine yanlış kişilere veriliyordu. Maçtan önce tüm basınla ilgili kişiler çıkartıldı. Bu ayıp yetmedi, maçın ikinci yarısında sahaya girilerek maçın yarıda kalmasına sebep verildi. Şu soruların sanki cevapları gerekiyor Fenerbahçe taraftarının ne yaptığını anlayabilmek için ;

1- Fenerbahçe mi daha önemlidir Aziz Yıldırım mı ?
2- Fenerbahçe eğer bir şike pisliğine bulaştıysa cezasını ödeyerek aklanmasını istemez misiniz?
3- Aziz Yıldırım maskeleri takarak vermek istediğiniz mesaj şike de yapsa biz başkanın arkasındayız mıdır?
4- Yaylaya giderek destek verdiğiniz takımın hazırlık maçını iptal ettirerek onları önemli bir provadan mahrum bırakmadınız mı?
5- Dostluk maçı da olsa böyle bir yanlış yaparak takımınızın hangi ligde oynarsa oynasın Türkiye sınırları içerisinde, seyircisiz oynama cezasının verileceğini bilmiyor musunuz?
6- Sahaya girerek verilen tepki kimedir? Savcıya , başbakana, basına ?

Fenerbahçe taraftarında malesef risk yönetimi namına bir şey gözükmemektedir. Sıkıntılı günlerine yeni sıkıntılar eklemiş durumdalar son yaptıkları ile. Keşke bu yaptıkları ile sadece kendilerine zarar verebilselerdi. Hem ülkeye, hem Fenerbahçe'yi gerçekten seven taraftarlara da zarar vermiş oldular.

Bundan sonraki süreçte hangi olaya karşı nasıl tepki vereceklerini merakla bekliyorum.

19 Temmuz 2011 Salı

Federasyondaki İnanılmaz Mantık Hataları

Şike olayları patlak verdiğinden beri en zor zamanı yeni seçilen Türkiye Futbol Federasyonu Mehmet Ali Aydınlar yaşıyor kuşkusuz suçlamalara maruz kalmayanları tenzih ettiğimizde. Başkanlık hayalini kurduğu kulüp şike pisliğinin tam ortasında kalmış, konuyla ilgili cezai yaptırımları yasalar çerçevesinde verecek kurumun başkanlığını yapıyor.

Seçildiği ilk gün o kadar dobra dobra ''kimsenin kuşkusu olmasın, her takıma eşit mesafede olacağız'' diyordu ki insanın inanası geliyordu. Çıkan ilk patlakta malesef daha seçileli şurda kaç zaman olmasına rağmen çelişkili açıklamalarla güvenirliliğini kaybetti. Bu kadar kısa sürede alenen bu kadar kendisiyle çelişen bir federasyon başkanı bundan sonrasını nasıl yürütecek merakla bekliyoruz.

Şike olayı patlak verdiği zaman ilk açıklaması ''Hızlı bir şekilde karar verip, gerekeni yerine getireceğiz.''  idi federasyon başkanının. Gözaltılar tutuklanmalara dönüşünce ''iddianamenin hazırlanmasını bekleyeceğiz'' gibi acayip saçma bir açıklama yapıldı. Bunun üzerine Galatasaray Başkanı Ünal Aysal '' Deliller hemen istensin, incelensin ve ona göre karar verilsin.'' dedi, göz göre göre hiçbir adım atmamak doğru değil gerekirse lig ertelensin dediğinde ''kimsenin akıl hocalığına ihtiyacımız yok'' ve ''fırsatçılık yapmayın'' diyen federasyon şimdi ''delilleri kısa bir sürede alıp gereken kararı vereceğiz'' diyor. Bu kadar kısa sürede bu kadar çelişkili açıklamalar ne anlama geliyor?

Kimseden akıl hocalığı istemeyen federasyon başkanı Fenerbahçe yönetiminin verdiği ''ültimatomuna'' bu kez ''sert bir açıklama değil bence'' diyor.

İlk sorunda bu kadar objektiflikten uzak bu kadar taraf tutmaya çalışan ama yasalar yüzünden tutamayan bir federasyon başkanının geleceğini çok merak ediyorum. Şu yaşananlar gözümüzün önünde oluyor, sene ortasında ligin kızıştığı zamanlarda kapalı kapılar ardında neler olabilir ( yerse ) düşünmek bile istemiyorum.

En kısa sütede istifaya çağrılan federasyon başkanı olarak tarihteki yerini alacaktır.

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Diren ve Efsane Ol Galatasaray

3 Temmuz 2011 Pazar günü başlayan operasyon Türk futbolunu temizleme, şike ve teşvikten arındırma adına yapılan en büyük operasyon olarak zihnimizde yer edinecek seneler boyunca. Yıllardır, ''bir şey var, biliyorum, anlatamıyorum...'' tadında olan şike konusuna nihayet emniyet ve savcılık el attı ve futbolla yatıp futbolla kalkan, en büyük acıları bir futbol maçında unutabilen bir millete gelecek adına büyük umutlar verdi. Türk futbolu için belki de bu kez ekinler büyüdü, tarlalar yeşeriyor.

1. dalga Aziz Yıldırım'ın tutuklanmasıyla bitti ve 1 hafta sürdü. Bu 1 hafta içerisinde şunu söyleyebilirim ki medya büyük bir yanlı haber içerisindeydi. Bu yanlılık bazı belgelerin ele geçirilmesinden kaynaklanıyor olabilir, zira soruşturma devam ederken ifadesi daha alınmayan kişileri suçlu göstermek - geçmişte bir çok örneği olsa da - yanlış bir tutumdu. Yanlı medya haberlerinin yanı sıra adli yargılama konusunda da malesef bazı pürüzlerin olduğu aşikar. En önemli göstergesi henüz ifadesi alınmayan Aziz Yıldırım'ın anjiyo sonrası raporunda ''yer'' olarak Metris İnfaz Kurumu göstermekti.

 Medyanın düştüğü yanlışa başta Galatasaray Spor Kulübü olmak üzere diğer spor kulüpleri düşmedi. Kulüpler kendi yayın organlarında soruşturmayla ilgili beyanda bulunmadılar ve başta Fenerbahçe Spor Kulübü olmak üzere TFF ve kamuoyunun takdirini aldılar.

Bu süre içerisinde TFF'nin yeni başkanı Mehmet Ali Aydınlar ve TFF'nin ikinci adamı Lütfi Arıboğan'ın ''deliller çok sağlam, daha çok derinleşecek ve durum vahim'' açıklamalarına şahit olduk. Hiç kimse ''soruşturma devam ediyor, susun ve bekleyin'' demedi kendilerine. 1 Hafta Fenerbahçe küme düşecek mi düşmeyecek mi tartışması yapıldı kamuoyunda ve yine kulüplerimiz hiçbir şekilde bu tartışma içinde yer almadı. Yine bu konu hakkında en yetkili ismin TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar açıklama yapmıştı ''Mahkeme süresini beklemeyeceğiz, hızlı ve doğru karar almamız gerektiğinin bilincindeyiz.''

Aziz Yıldırım'ın tutuklanmasının ve operasyonun 1. dalgasının tamamlanmasının ardından 11 Temmuz Pazartesi günü TFF ve Kulüpler Birliği toplandı. TFF bir haftadır söylediklerini yalanlarcasına ''lig tescil edildiği gibi süreç işleyecek, iddianamenin hazırlanmasını bekleyeceğiz'' açıklaması yaptı. Kulüpler Birliği - 18 takımın da oybirliği ile - Türk Futbolunun marka değerini düşünerek TFF'nin aldığı kararı desteklediklerini açıkladı. Ve ne olduysa işte bundan sonra oldu. Fenerbahçe'nin teşekkür mesajı yayınlaması manidardır lakin kendileri için verilen bu kararın ilerde kendilerine ve taraftarına daha çok zarar vereceğini bilmelidirler.

Bir Galatasaraylı olarak kulubümün 18 kulüp içinde yer alması canımı yaktı. Nasıl bu yönde bir oy kullanılırdı. Marka değeri, kulüplerin ekonomik gelirleri önemlidir tabi. Yalnız temiz futbolun hiçbir önemi yok mu ? TFF bir anda neye göre karar değiştirdi ve iddianameyi bekleme kararı aldı. Savcılığın tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etmesi ve mahkemenin tutuklaması savcının hazırlayacağı iddianame hakkında sizde fikir oluşturmuyor mu? İddianame, sadece iddiadır mahkemenin sonuçlarını bekleyeceğiz diyeceğiniz aşikarken bu zaman kazanma gayesi niye?

Galatasaray taraftarı böbürlenmeye başladı başkanına, tepki göstermeye başladı münferit olarak. 1 hafta saygımızı gösterdik ve sustuk. Fazlası artık bu kirli oyuna ortak olmaktı. Münferit olarak tepkimi GSbonus, Digitürk ve GSmobile'ımı kapatarak gösterdim. Sizin için para önemliyse, benim bu kirli oyunlara verecek 1 TL param yoktu.

Galatasaray taraftarının verdiği bu tepkilerden midir bilinmez Galatasaray Başkanı dün bir açıklama yaptı ve ''bu ateş üfleyerek sönmez'' diyerek belki de anlatabilecek en güzel şekilde durumu özetledi. Aynı UEFA'nın ve TFF'nin sorgulama dönemindeki açıklamalarına paralel olarak ''bir an önce deliller istensin ve karar verilsin'' dendi. Galatasaray Başkanı'nı burada eleştirebileceğimiz tek nokta Kulüpler Birliği açıklamasında niye Galatasaray'ın imzası olduğudur. Eleştiriler de bu yönde zaten. Yalnız ''büyük resmi görmek lazım'' diyenlerin niye buna takıldığını , UEFA'nın isteğini görmezden gelmesi , TFF'nin kıvırmasına diyecek bir şey olmamasını anlamak mümkün değildir.

Galatasaray'ın açıklaması ile UEFA'nın yapmış olduğu açıklamanın ne farkı vardır ? TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar'ın ''hızlı karar almalıyız'' açıklamasıyla ne farkı vardır ? Galatasaray'ın istediği nedir, deliller istensin ve incelensin karar verilsin. 5837593 kulüp niye tepki veriyor Galatasaray'a ? Delillerin incelenip karar verilmesini istemiyor musunuz?

Bu ateş üfleyerek sönmez diyor Ünal Aysal. bu ateşi er ya da geç söndüreceksiniz ve ileride alacağınız karar çok daha büyük zararlara sebep olabilir. Kasım ayında, Şubat ayında veya ne zamansa Fenerbahçe'nin ve başka herhangi bir takımın şike yaptığı ortaya çıkarsa düşürebilecek misiniz lig ortasında ? Ankaraspor'a yaptığınız muameleyi yapabilecek misiniz ? Melih Gökçek'i susturabilecek misiniz ?

Ünal Aysal'ın açıklamasına TFF anında cevap verdi : Fırsatçılık yapmayın. Ardından Fenerbahçe bombaladı : Güven bunalımına sokuyorsunuz. Ve ardından neredeyse tek tek tüm kulüpler '' Ligin marka değerini göz önüne alarak TFF'nin aldığı kararın arkasındayız.'' Kulüpler böyle söylerken , taraftarları Galatasaray'ın duruşunu destekliyorlardı genel olarak.

Her kınama ve tepki mesajı Galatasaray taraftarını biraz daha gururlandırıyor. 3 Temmuz'dan , 13 Temmuz bugüne kadarki sürede Galatasaray'ın Türk Adaletine saygısı, rakibine saygısı ve Türk Futbolu için temizlilik anlayışı çerçevesindeki asil duruşunun sonuna kadar arkasındayız. Rakip taraftarların, ''temiz futbol , tarafsız federasyon'' anlamında Galatasaray Spor Kulübünü destekleyen yorumlarını görmek futbolumuz için 17 kulübün duyduğu marka değeri korkusunu gözden geçirmelerini sağlamalıdır. Zira markayı yaratandan da, ekonomik olarak en büyük desteği veren de, bu futbol oynunun en büyük sponsoru da taraftardır.

Taraftarı bu oyundan bir soğutursanız, geri dönüşü olmayan bir yola girilir ki pişmanlık fayda getirmez kepenkleri o zaman kapatırsınız.

Bir kere daha teşekkürler Galatasaray , teşekkürler Ünal Aysal.

Not: Digitürk'ümü kapatma kararım geçerlidir. GSbonus ve GSmobile için aradım , kapattırmayı iptal ettirdim. münferit Galatasaraylının verebileceği teşekkür ve tepki sanırım budur kapitalist futbol düzeninde.

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Futbol hiç bu kadar kirlenmemişti...

3 Temmuz 2011 Pazar günü başladı gözaltılar. İlk duyduğumuzda hepimiz, ''ne de olsa bırakırlar bir iki saate'' dedik. Futbolun kirli olduğunu bilmemize rağmen, ispatlanamadığı için kendimizi kandırıyor içimizde tutku yapmaya devam ederek koşuyorduk takımımızın peşinde bunca yıldır.

Soruşturma derinlemesine devam edildi, gazetelere şike fotoğrafları yansımaya başladı. İçimiz kıpır kıpır oldu, galba bu kez ciddiler dedik. Ardından Emniyet Müdürlüğü'nün resmi duyurusu geldi. '' 19 maçta şike ve teşvik yapıldığı belirlenmiştir.'' diye. 25 kişi tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Şahıslar önemli değil, Türk Futbolu temizleniyor dedik. Bazı Fenerbahçeliler olayı cemaate bağlayıp sert tepkiler veriyorlardı şike operasyonuna, bazıları da ise cezamızı çekeriz temizleniriz diyorlardı.

TFF başkanı Mehmet Ali Aydınlar gözaltıların başlamasından sonra TFF'nin ikinci adamı Lütfi Arıboğan ile Savcıyı ziyarete gidip konu hakkında bilgi aldılar. Ve o görüşmenin ardından medyaya aynı anda düşen haberler şikenin boyutlarının çok derin olduğu , durumun çok vahim olduğuydu. Lütfi Arıboğan Fatih Altaylı'ya ''durum sandığımızdan daha vahim, büyük cezai yaptırımlar olabilir'' diyordu.

Aradan iki gün geçti. Aziz Yıldırım sorgulanamıyordu sağlığı el vermediği için. Bir anda tüm medya, kulüpler ve Tff ağız birliği yapmışcasına küme düşürülen takım olursa çok büyük zararlar edileceğinden bahsetmeye başladı. Bu şu demek oluyorki para temiz futboldan çok daha önemlidir. Digitürk'ün baskı yaptığı söylenmeye başlandı. Sponsorluklardan konuşuldu. Diğer takımların çok etkileneceğinin altı bastıra bastıra çizildi.

Kapalı kapılar ardında neler döndü bilmiyoruz zira Emniyet Müdürlüğü'nün resmi olarak yaptığı açıklamaya göre 19 maçta yapılan şike neticesinde kulüpler herhangi bir ceza almadı. Futbolseverler büyük hayalkırıklığı içindeler. Göz göre göre yapılan şikelerin ardından hiçbir kulübün ceza almaması pislikle devam edilmesi soğuttu futboldan.

Lig TV'yi hemen kapattırdım. Fatura dönemi cart curt dedi müşteri temsilcisi, dinlemedim. Sebebini öğrenebilir miyiz dedi, TFF dedim. Biz sizi sonra arasak , daha iyi şeyler sunsak dediler. Kapatın lütfen, istemiyorum aramayın dedim. Temiz futbolu yönetenlere karşı yapabileceğim protesto bundan ibaret malesef.

Gelelim kulüpler birliği safsatasına ve üyesi olan Galatasaray'a. Galatasaray gözaltı süresince güzel bir çıkış yaparak medyaya ayarı verdi. Alkışları topladı. hiç yayın ve haber yapmadı, yorum bildirmedi. Ama kulüpler birliğinin açıklamasının ardından malesef tepkileri topladı. Kulüpler birliği açıklamasına imza atmak yakışmadı. Hiç yakışmadı...

Federasyon 19 maçta şike yapıldığının belirlenmesine rağmen, delil yok diyor. O zaman soralım şimdi ;

1- Emniyet Müdürlüğü neye göre 19 maçta şike yapıldığını tespit ediyor ?
2- Savcı 25 kişiyi tutukladı, 25 kişi neye göre tutuklandı ?
3- Savcı Berk ile Beşiktaş Adliyesinin terasında görüşme yaptınız. Görüşme esnasındaki dosyalarda ne vardı ? Size deliller anlatılmadıysa ne anlatıldı ?
4- TFF ikinci adamı Lütfi Arıboğan Fatih Altaylı ile konuştu mu konuşmadı mı delillerin sağlamlığı hakkında?
5- Delil yok deniyor gizlilik ihlal edilmesin diye. Fenerbahçe resmi sitesinde Aziz Yıldırım'ın ifadesinin ne işi var? Bu nasıl gizlilik ?
6- İddianameye bakmadan bir şey söylemek mümkün değil diyorsunuz. İddianame hazırlandığı zaman ''bu sadece iddianame, suç ispatlanmadı'' diyeceğinizi bilmediğimizi mi sanıyorsunuz ?
7- 2-3 sene sonrasını düşündünüz mü ? Şike suçu ispatlandığında eğer lig ortasındaysak küme düşürebilecek misiniz ?
8- Ceyhanspor'la Mezitlispor'un düşürülmesini unuttunuz mu ? Ortada mahkemelik bir karar yokken, gözaltına alınmış veya cezaevine gönderilmiş birileri yokken Ceyhansporla Mezitlispor'u nasıl bir alt kümeye düşürdünüz ?

Size altın tepsiyle sunuldu , Türk futbolunu temizleyin dendi. Yapamadınız.

Temizlenene kadar bu münferit Galatasaraylı şahıs , Türk futbolunun içinde taraftar olarak yer almayacak. Umrunuzda değil biliyorum, sizin umrunuzda olan şey sadece para. Mutluluklar dilerim.