10 Nisan 2012 Salı

Şike sahaya yansımadı derken? Teşebbüs?

Türkiye'deki şike operasyonu 9. ayında. Klasörlerce deliller incelendi, savunmalar yapıldı. Kimi sanıklar 6222 sayılı sporda şiddeti önleme yasasının değişikliğiyle tahliye oldu, kimi sanıklar hala Metris'te. 6222 sayılı kanunu hazırlayanların başında gelen Şekip Mosturoğlu'nun bu yasanın değişmesiyle içeriden çıkabilmesi de büyük bir ironi.

Belgeler incelendi, Etik Kurulu bazı maçlarda şike yapıldığına kanaat getirdi ama dönemin Federasyon Başkanı Mehmet Ali Aydınlar kararın hızlı alındığını, eksiklik olabileceğini düşünerek herhangi bir cezai yaptırım uygulamadı. Daha sonrası malumunuz, değiştirilmeye çalışılan bir 58. madde. İstenilen gibi olmadı ve genel kurul dik bir duruş sergiledi. Daha sonra Mehmet Ali Aydınlar'ın ''Ben Fenerbahçe'yi düşüren başkan olmak istemiyorum'' diyerek istifa etmesi.

Mehmet Ali Aydınlar'ın yerine seçilen Beşiktaş Başkanı Demirören'in şikeye bakış açısı malumunuz. ''Gerekirse 5 yıl takımlarımızı Avrupa'ya yollamayız.'' düşüncesiyle başkan adayı oldu, Galatasaray ve Bursaspor haricindeki tüm takımların desteğiyle başkan oldu. Göreve gelir gelmez Uefa ile bir toplantı yapıldı ve medyaya yansıyan haberlere göre Platini tarafından kapı gösterilip Türkiye'ye yollandı.

Uefa toplantısı ne tesadüf ki ülkemizde yapıldı ve 59 delege, yüzlerce kamera karşısında Platini ve Uefa genel sekreteri Infantino malesef ülkemizde ülkemize şike dersi verdi. Büyük bir utançla -en azından temiz futbol yanlıları- izledik.

Aylar önce Playoff'tan önce karar verilecek dendi. Puan silinecek dendi, küme düşürülecek dendi. Ama görünen o ki hiçbir cezai yaptırım uygulanmayacak. Medya da zaten göreve başlamış, ''şike sahaya yansımadı'' gibi saçma bir fikre sığınıp olayı geçiştirmeye çalışacaklar. Şike sahaya yansımadı ne demek önce bunu sorgulamak gerekir ama böyle bir tabiri hiç bilmediğimiz için söyleyecek pek fazla bir şey yok.

Şike sahaya yansımadı diye olayı geçiştirmeye çalışanlara şunu söylemek isterim. İlgili yasa gereğince, şike yapan, teşvik primi veren, bunların herhangi birisi için girişimde bulunan yani teşebbüs eden kişiler ''şike yapmakla'' aynı suçu işlemiş sayılır. Şike sahaya yansımadı demek, dışarda bazı girişimler olmuş ama şike yapılamamıştır anlamına gelir ki bu davranış da yasamızca (uygulanır- uygulanmaz bilemem) şikedir.

Soruşturma sırasındaki tapelere artık kolayca bir şekilde ulaşabiliyoruz ve kimlerin neler yaptığını bilebiliyoruz. Şimdi ''Fenerbahçe hiçbir şekilde teşebbüste dahi bulunmamıştır.'' diyen Aziz Yıldırım, Nihat Özdemir ve onun gibilere sormak istediğim bir soru var. Belki yüzlerce soru sorabiliriz, o kadar çok delil var ki. Soruyu sormadan önce belirtmek isterim ki ''tarlalar sürüldü ibaresi her hafta Eyüp'te kestiğimiz kurban için söylenmiş bir söz'' savunmasını Aziz Yıldırım ne akla hizmet yapmıştır akıl alır gibi değil.

Herneyse, hiç teşebbüste dahi bulunmamış sevgili Fenerbahçeli yöneticiler;


Burada görüldüğü üzere kulüple ilgili bir inşaat söz konusu değilse ve İstanbul'da herhangi bir işçi sorunu yoksa bir şeyler için yelteniliyor. Şike olayında Aziz Yıldırım'dan sonraki en yetkili isim İlhan Ekşioğlu Ali Kıratlı'dan iki işçi istiyor. Bursa'dan istiyor. Almak için mi (almak transfer etmek anlamında) yoksa öbür konu için mi diye soru soruyor, öbür konu artık malumunuz. Ekürisi de Volkan Şen olsa gerek. Neyse günahını almayalım çocuğun.. Bu konuşma bitiyor ve ardından Ali Kıratlı hemen Sercan Yıldırım'ı arıyor. Ama Sercan idmanda olduğu için duymuyor ve dolayısıyla açmıyor. Buyrun ;

Bu konuşmadan kısa bir süre sonra Sercan telefon açıyor Ali Kıratlı'ya. Ne teklif edildi, ne yapıldı edildi bilmiyoruz tabi, çünkü telefonda konuşulmuyor İstanbul'a davet ediliyor Sercan. 




Şimdi sorum şu. ''Bursa'daki taş ocağı'' ibaresi neden kullanılıyor Bursaspor için? Hadi orası gerçekten bir taş ocağı diyelim. İstanbul'da işçi kalmadı size işçi lazım Bursa'dan. Neden İlhan Ekşioğlu eve gizlice gelmelerini istiyor işçilerin?   Hadi onu da geçtim, konuşulanlar gerçek işçi ise telefonu kapatıp hemen Bursasporlu Sercan'ı araması, daha sonra İlhan Ekşioğlu'nu tekrar arayıp ''açmadı abi'' demesi de mi tesadüf?

Şimdi buradaki ''öbür konu'' nedir? Yani burada şikeye teşebbüs var mıdır yok mudur? 

Bu ve bunun gibi 100'lerce soru sorulabilir. Etik Kurulu Culio olayındaki hızının 10'da 1'ini şu olayda gösterseydi keşke. Neyse bakalım, bekliyoruz Etik Kurulunun sonuçlarını.

Bu sorular hakimin işi, ben aslında başka bir şey söylemek istiyorum. Sercan İstanbul'a davet edildiğindeki konuşmaları anlatsın ve defolsun gitsin Galatasaray'dan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İstersen küfür edebilirsin yorumunda. Hakediyorsam et.