27 Ocak 2012 Cuma

58. madde ve 'duruşlar'

Futbol dünyamız 3 Temmuz'dan beri çalkalanıyor. Aynı zamanda futbol dünyamız inanılmaz olaylara tanıklık ediyor. Bazen futbolu yönetenlerin , takım yöneticilerin kendilerini sürekli izleyen takip eden taraftarları dolayısıyla futbol kamuyonu bu kadar salak yerine koyabileceklerine inanamıyorum.

Mehmet Ali Aydınlar malumunuz, adam göreve gelir gelmez ateşten gömleği giydi. Sürekli üfledi de üfledi ama söndüremedi ateşi. Birbirini tutmayan belki 10 tane demeç verdi. Federasyon olarak hızlı karar alacağız dedi, Disiplin Kurulu karar verecek dedi, Etik Kurulu inceleme yapıp karar verecek dedi, kişilerin yaptıkları kurumları bağlamaz dedi, iddianamenin hazırlanmasını bekleyeceğiz dedi. Dedi de dedi, önceki konuşmalarını sineye çekip sürekli yeni şeyler söyledi. Kafasındaki plan sürekli değişti. Uefa'dan bir uyarı gelmiştir, kulüpler birliği başka şey demiştir, Digitürk başka şey demiştir. Tecrübesizliğinin ve Fenerbahçeli olmasının kurbanı oldu.

Burada TFF'nin duruşundan daha önemli olan duruş suçları işleyen kulüplerin duruşlarıdır. Bu kulüpler milyonlarca taraftarı temsil etmektedir. Bu kulüplerden de 100 yılı aşkın hayatta olan Fenerbahçe, Beşiktaş ve iddianamede yer almasa da Galatasaray'ın duruşları diğerlerine nazaran tabi daha önemlidir. Türk futbolunun en büyük dinamiği bu üç kulüp büyük bir sınavdan geçti. Kamuoyunun nabzını tutacak olursak ; Galatasaray olayın maddi tarafını hiç düşünmeden, etik durumun ve kamuoyu vicdanının çok daha önemli olduğunu bunlara göre karar alınmasını istedi ve 3 Temmuz'dan beri duruşunu hiç bozmadan kamuoyunun takdirini topladı. 58. maddenin değişmemesine ön ayaklık etti. Fenerbahçe büyük şok içerisinde ne yaptığını bilmeyen bir takım profili çizdi. Yönetimi de taraftarı da ne yapacağını bilemedi. Yönetim suç belgelerinin internete düşmesine rağmen suçlamaları kabul etmedi, küme düşmenin olmaması gerektiğini savundu. Taraftarı doğru şekilde yaylaya giderek futbol takımına sahip çıkarak + puan aldı ama Aziz Yıldırım'a koşulsuz destekleri bu güzel davranışı aldı götürdü. Onlar da küme düşme cezasına karşı çıktı. 6 ay boyunca 58. madde değişmeli dediler. Yani suçlular bir kereye mahsus affedilmeli dediler. Kamuoyuna bu kadar mal olmuş bir olayda nasıl böyle düşündüler bilemeyiz. Olay sıcakken suçlamaları reddeddiler, sonra ceza verilecekse hemen verilsin dediler iki sene kaybetmemek için. Daha sonra Mehmet Ali Aydınlar ile yapılan toplantılarda ne konuşuldu bilinmez cezaya karşı çıkıp 58. maddenin değiştirilmesini talep ettiler. Ama yapılan mücadelenin boşa çıkacağını öngördüklerinden olsa gerek özellikle Aziz Yıldırım'dan gelen mektuptan sonra 58. madde değişmemeli görüşünü savundular. Kamu vicdanını düşündüklerinden mi yoksa ''ben zaten şike yaptığım için ceza alacağım, maddeye göre buna teşebbüs edenler ve teşvik yapanlar da şike yapmış gibi cezalandırılıp ceza alsınlar'' düşüncesiyle mi karar değiştirdiler bilinmez. Ne şekilde olursa olsun , son zamanlarda da olsun 58. maddenin değişmesine onlar da doğru yolu bularak karşı çıktılar ve Galatasaray'ın yanında saf aldılar. Benim gözümde sınıfta kalan Beşiktaş oldu. İlk günden bu yana maddenin değişmesi için sürekli kulis çalışması yapan, 58. madde değişmesin diyen kulüpleri kınayan Beşiktaş kamuoyu tarafından sınıfta kalmıştır. Hem yönetimi hem taraftarı etikliği bir kenara bırakıp olayın maddi yönüne bakmışlardır. Genel Kurul'da da başkanları Yıldırım Demirören '' Sadece Fenerbahçe'miz değil, başka 7 takım da bu işin içinde, hep birlikte ceza alırız buna karşı bir şeyler yapmalıyız'' diyerek suç işlediğini kabullenmiş oldu bir anlamda. Genel Kurul'daki ''58. madde değişmesin'' konuşmalarına kızmış olsa gerek, doğaçlama bir konuşma yaptı ve konuşmaları çok tepki çekti. Hem kendi taraftarından hem rakip taraftarlardan. Beşiktaş camia olarak 58. maddede sınıfta kalmıştır açıkca. Yıllardan beri söylenen ''Beşiktaşlılık duruşunu'' gören var mı yıllardır ? Ben mi kaçırıyorum yoksa, ne zaman kendinden ödün verip de temiz futbol için bir duruş sergilemiş Beşiktaş ?

Mehmet Ali Aydınlar kendini bu kadar aciz duruma düşürmeden, yapmaya çalıştığı iyiliği görmezden gelip kendisini suçlayanlara '' Ayıptır, yukarda Allah var'' demeyi boşverip yasaları uygulayıp gereğini yerine getirmelidir bir an önce. En başından beri dediğimiz üzere, bu ateş üfleyerek sönmez. Zamana yaydıkça iyice içinden çıkılmaz bir hal alır ve kamuoyu bu güzelim oynu, futbolu iyice sorgular hale gelir.

3 Temmuz'dan bu zamana kadar yaşanan olaylar belki hoş değil. Bazı kulüplerin kendi çıkarlarını ön planda tutup bu çok sevdiğimiz futbolu kirletenlere ceza verilmesini engellemeye çalışmaları hiç hoş değil. Ama en azından artık 3 Temmuz'dan itibaren bu oynu kirletmeye cesaret edemeyecektir kimse. Taraftarlardaki soru işaretleri şimdi ayyüke çıkmış olsa da cezaların açıklanmasından sonra futbolumuz temizlenecek ve sadece maçların sahada kazanıldığını bilerekten daha çoşkulu şekilde tribündeki yerlerimizi alacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İstersen küfür edebilirsin yorumunda. Hakediyorsam et.