9 Ağustos 2011 Salı

Yolun Açık Olsun #66 Arda Turan

Türkiye'nin en iyi futbolcusunu alt yapımızdan çıkarmış olmanın keyfini yaşadık yıllarca. Bir Avrupa Kupası maçında normalda standart altı Carrusca'nın oynaması gerekirken Carrusca'nın yokluğunda Gerets formayı bir sene daha kiralamak istediği genç Arda'ya veriyordu. İlk o zaman takıyordu sırtına 66 numarayı Arda. 2 gol atmasının yanında enfes çalımları ve pasları ile tribünler kendinden geçiyordu.


Arda'nın bu maçtaki performansını tribünler ve teknik ekip iyi süzdü. Bu performans ''tek maçlık'' değildi. Futbol zekasını çok iyi kullanıyor, rakibini ters ayakla yakalıyor ve rahat çalım atıyordu. Sol açıkta yıllardır Hasan Şaş'ı izlemiştik. Arda daha teknikti ama yavaştı. Daha zekiydi , hırslıydı. Ve en önemlisi daha 19 yaşındaydı.

O sezon Carrusca'yı yedek kulübesine hapsetti Arda Turan. Taraftarın sevgilisi oldu bir anda genç yaşta. Her takım alt yapısından çıkan oyuncuyu çok sever ama Galatasaray taraftarı bir başka sever. Yıllardan beri takımın iskeletini paftan gelenler veya çok genç yaşta Galatasaray'a gelenler oluşturduğundan , başarıları bu oyuncularla kazandığımızdan ötürüdür bu sevginin nedeni. Arda'nın inanılmaz yükselişi devam ediyor, hep kendinden söz ettiriyordu. Yüzü gülen, güldükçe oynayan - oynatan , rakibin korkulu rüyası Arda Turan bir bir yükseliyordu. Bununla birlikte tabiki Türk medyası kendine yeni bir uğraş da edinmiş oldu. Göz önündeki Arda'yı hergün kullandılar. Her hareketini manşet yaptılar, hemen ilk zamanlarında hedef göstermeye başladılar. Tatildeyken bir bayanla fotoğrafları çekildi, magazin gazetelerin manşeti oldu. 19-20 yaşlarında, gencecik çocuk, işini iyi yapıyor , para kazanıyor. Bu yazıyı okuyanlardan hiçbir kızla beraber olmamış olan var mı ?


Taraftar Arda'sını hemen sahipleniyor ve Paris Hiltonu Arda'ya yakıştıran tezahüratlar söylüyordu tribünlerde, idmanlarda. Arda yaşından olgun hareketlerle göz dolduruyor, muhattap olmuyordu basının bu yakışıksız haberleriyle. Bir şampiyonlar ligi maçı olan Bordeaux maçında rakibine kafa atarak kırmızı kart yiyordu ve maçta hiç varlık gösteremeyen tüm takımın suçu Arda'ya atılıyordu yine medya tarafından. 


Arda sindirilmeye çalıştıkça tribünler ona sahip çıkıyor, o oynadıkça oynuyordu. Takım bir sezon önce inanılmaz kısıtlı bir kadro ile inanılmaz bir şampiyonluk yaşadı. 34 maçta 3 kere mağlup oldu ve oynadığı futbolla 83 puanla şampiyonluğu almıştı. Bu şampiyonluk kadrodaki revizyonu bir sene sonraya ertelemişti. Üstün performans sergileyen Cihan'ı, Tomas'ı, Orhan'ı, Saido'yu göndermek çok büyük insafsızlık olurdu. Arda'nın ilk sezonu olan 2006-2007 çok kötü geçti, kulup için tek kazanç işte bu gencecik çocuk Arda Turan'dı 2006-2007 sezonu için. Şampiyon Fenerbahçe'den 14 puan geride bitirildi ve takım Uefa'ya gitti.

Bir sonraki sezon Kalli geldi ve önceki sezon yapılmak istenen ama ertelenen revizyon gerçekleşti. Gidenler - gelenler oldu. Arda artık daha tecrübeliydi bir sezon öncesine göre. 5 maçlık seyircisiz oynama cezası 4 galibiyet 1 beraberlikle geçiliyor takım iyi ilerliyordu. Arda önceki sezondan bildiğimiz Arda değildi. Daha iyiydi. Her maç üstüne koyuyor. Maç kazandırıyordu. Sezon çok çetin geçiyordu ve takım Uefa'da da yoluna devam ediyordu. Lincoln o sezon Galatasaray'a gelmişti, tribünler inanılmaz abartı şekilde Lincoln'ü seviyordu. İstemediği maçlarda oynamıyordu, istemediği deplasmanlara gitmiyordu ama Lincoln takımda en çok sevilen oyuncuydu. Arda'nın belkide aşırı duygusallığını ilk burda gördü Galatasaray taraftarı. Leverkusen'den 5 yiyerek takımın Uefa macerası sona eriyordu. Fenerbahçe tarihinin en büyük başarısını Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale kalarak gösteriyordu. Fenerbahçe çok iyi bir takım hüvviyeti kazanmıştı. Ligde de rakip Fenerbahçeydi. Son 6 maç Kalli istifa ediyor ve takım ''abilerin'' önderliğinde kenetleniyordu. Arda Turan yaşı gereği abilik statüsünde değildi belki ama duruşuyla, oynayışıyla 'ben de burdayım' diyordu. Kupada elediği Fenerbahçe'yi ligde de yenen Galatasaray ipi göğüslüyordu ve sezonun flaş takımı şampiyonluk adayı Sivasspor'u deplasmanda Arda'nın 3 gol attığı maçta 5-3 yeniyordu. Beraberliğin yettiği maçta Oftaş'ı Arda'nın  süper asistinde Kralın golüyle kilidi açıyor ve 2-0 yenerek şampiyon oluyordu Galatasaray.

Arda'nın yükselişinde o sezon çok önemliydi. Sadece lig süresince değil, Euro2008'de de Arda kendini gösterecek ve adı artık Avrupa'nın en büyük takımlarıyla yazılacaktı. Messi ile kıyaslanmalar başlayacaktı. Messi ile kıyaslanmasının çok saçma olduğunu Arda Turan'ın kendisi de söylerken medya pohpohlamaya devam ediyordu. Euro 2008'in en heyecan verici takımı Türkiye, Türkiye'nin de en heyecan verici ismi Arda Turan'dı. Yarı finale çıkmamızı sağlayan isimdi Arda Turan. 

2008-2009 sezonunda takımın başına Skibbe getiriliyor, kaliteli yabancı oyuncularla takım kadrosu çok iyi hale getiriliyordu. Fakat takım kimyası tutmuyor takım o sezonu 5. bitiriyordu. Ve Arda'nın Türkiye'ye küsme serüveni başlıyordu. 10 numaranın emanet edildiği Lincoln bu formayı taşıyamadığından dolayı gönderiliyordu. 10 numara boştaydı ve gözler paftan çıkan, tekniği ile 10 numarayı andıran Arda'ya çevriliyordu. Adnan Polat biraz da pazarlama stratejisi yapsa gerek 10 numara ile birlikte kaptanlığı da Arda Turan'a veriyordu. Arda formayı Haldun abisinden alırken ''Lincoln'ün değil, Metin Oktay'ın formasını alıyorum'' diyordu ve taraftarların gözünde birden ''Büyük Kaptan'' oluyordu. Takımın başına F. Rijkaard getiriliyor. Keita, Elano gibi yıldızlar yine takıma kazandırılıyordu ve fırtına gibi başlıyordu Galatasaray. Devre arasında Jo , Dos Santos gibi isimler de Galatasaray'a kazandırılıyordu ve Arda Turan başta Kewell olmak üzere , Baros , Elano, Jo, Dos Santos gibi isimlerin kaptanlığını yapıyordu genç yaşta. Takım sonradan her uluslararası turnuvalardan sonraki sezon olduğu gibi yine düşüşler yaşıyor ve ligi üçüncü bitiriyordu. Galatasaray taraftarı da suçu artık futbolcularda buluyor, gece alemleri yapan Jo ve sevgilisi için sinema kapattıran Arda Turan'a yükleniyordu. Arda Turan ne hergece başka bir kızla görülüyordu, ne alkol ne sigara kullanırken görülüyordu ama yine de yerden yere vuruluyordu. Arda gencecik yaşında Galatasaray'ın 10 numarasını giymiş ve kaptanı olmuştu. Her yaptığı milleti rahatsız ediyordu. Evden idmana, idmandan maça, maçtan eve gitmesi bekleniyordu sadece kendisinden. Hiçbir maçı kaçırmıyordu, bazı zamanlar sakat sakat oynuyordu ama eleştiriliyordu yine takımla doğru orantılı olarak. Takım = Arda olmaya başlıyordu.

Diğer sezona da Rijkaard ile başlanıldı. Önceki şaşalı kadrolara göre standart altı bir kadrosu vardı Galatasaray'ın. Avrupa'dan çok erken eleniyordu. Üst üste puan kayıpları yaşıyordu takım. Bununla birlikte tabiki en büyük eleştirileri bu kez ''kendine bakmıyor'' diye yine Arda alıyordu. Sakat diye bazı maçlarda oynamıyordu ama milli maçlarda oynuyordu. Ve bu durum onu iyice medyaya malzeme yapıyordu, Ali Sami Yen'in son senesinde istediği mücadeleyi takımda göremeyen tribünler medyanın da gazıyla en çok Kaptan'ına yükleniyordu. Ve duygusal Arda'nın yüzü hiç gülmüyor, istemeye istemeye oynuyordu. Gitmek istediği konuşuluyordu. Tribününlerin bir kısmının ''sanmasınlar seni yalnız , biz buralARDAyız'' pankartı lafta kalıyordu ve Arda'yı ne tribünler ne yönetim sahipleniyordu. Sakatlığı ''çok seks'' yaptığına bağlanıyordu bir şahıs tarafından ve bu haberler gazetelerin manşetini süslüyordu. Buna bile yönetim ses çıkarmıyordu.Arda artık yavaş yavaş doluyordu...


Takımın aldığı kötü sonuçlar devam ediyor ve 96-2000 arasında toplam 12 kez mağlup olan takım daha sezonun bitmesine haftalar varken bir sonda 13. kez mağlup oluyordu. Arda'nın seneye gitmesi kesin gözüyle bakılıyordu. Gazetelerde sürekli Atl Madrid haberleri çıkıyordu ve Arda da şartlar uygun olursa gitmek istediğini söylüyordu. Gencecik çocuk sevdasından kopartılıyordu. Kendisi de artık hem kendisinin hem takımın zarar gördüğünü düşünüyordu. Bu sıralarda Arda'nın Galatasaray'ın geçtiğimiz yıl bazı maçlarda giydiği pembe forma için söyledikleri kanallara yansıyordu. Tribündekilerin bir çoğunun düşündüğü şeyi Arda da söylemişti. Arda'ya karşı cephe yaratmak amacıyla bu görüntüler kanallara servis ediliyordu ama olay ters tepiyordu. Arda Turan parçalıya sahip çıktığı için taraftarlardan alkış alıyordu : Arda haklı beyler, Galatasaray Parçalıdır...



Yeni sezonda takımın başına Fatih Terim getiriliyordu. Arda Fatih Terim'in gelmesiyle gitme düşüncesini bir kenara bırakıyordu. Transferler yapılıyor takım iskeleti oturuyordu. Liverpool ile yapılan hazırlık karşılaşması çok iyi sinyaller veriyordu. Arda'nın gitmeyeceği sanılıyordu artık, o düşünceler düşünülmüyordu bile. Türk futbolu da bu sırada şike kaosundaydı. Futboldan daha çok şike ile ilgileniliyordu. Belki de Arda'nın son 5 senede en az konuşulduğu dönem bu Türk Futbol'unu temizlemeye yönelik en büyük şike operasyonun olduğu dönemdi.

 Arda Turan için Atl Madrid yine transfer teklifi yapıyordu ve bu kez teklifi arttırıyordu. Galatasaray yönetimi de Arda'nın görüşünü alıyor. Arda da eğer siz kabul ederseniz ben giderim diyor. Ve Arda 12 milyon euro ( duruma göre 12,5 veya 13 olacak ) karşılığında Alt Madrid'e veriliyordu. Arda da kendisini 5 yıllık Atl Madridli yapan sözleşmeye imza atıyordu. İmzalar atılır atılmaz Türk medyasında hemen Arda'yı suçlayan haberler yapılıyordu. ''Selçuk ve Melo'nun aldığı ücret Arda'yı kızdırdı'' gibi haberler. Yetmedi mi beyler artık Arda ile uğraştığınız ? Gitmesini istediğiniz, adam gidiyor nedir bu nefret kin Arda'ya karşı .. Yazıda belirtmediğim daha neler yapıldı çocuğa. Bir tişört giydi, anlamını bilip bilmeden salladılar Arda'ya silaha teşvik ediyor diye. Pembe formayı eleştirdi diye pembe pantolon giymesini çelişkili bulanlar, bunları haber yapanlar oldu. Daha neler neler... 

Öyle ya da böyle Arda Galatasaray'dan ayrıldı. Transferin iç yüzünü bilmiyoruz ama başta Galatasaray'a ve Arda'ya hayırlı olur inşallah. Gerçek taraftar seni ama #66 olarak özleyecek sempatik çocuk Arda Turan... #10 somurtuktu, kaldıramadı kaptanlığı bu kadar yüke karşı doğal olarak. Ne diyelim, seni medyaya karşı ezdirenler düşünsün... Yolun açık olsun...

5 Ağustos 2011 Cuma

Nerelerdeydin Sen Mehmet Ali Aydınlar

Mehmet Ali Aydınlar Türkiye Futbol Federasyonu'nun başkanlığına tarafsız olabileceği , başkan olmadan önceki sarı-lacivert formasını asıp öyle görev yapabileceği düşüncesiyle getirildi. Kurduğu yönetimi kendisinin seçtiğini , kimsenin telkinlerine kulak asmadığını belirtti. Sürekli objektif olacağına dair açıklamalar yaptı.

Kendisine göre talihsiz, bize göre futbolun temizlenmesi adına yıllardır beklediğimiz bir operasyon başladı. Göreve gelir gelmez ateşten gömleği giydi kendine göre. Futbolu kirletenleri futboldan temizlemek , tüm kamuoyu arkasındayken talihsiz bir görevdi kimilerine göre. Emniyet görevlileri, savcı , hakimler altın tepsiyle sundular bu görevi. Her şeyi biz hazırladık, sana veriyoruz dediler.

Mehmet Ali Aydınlar'ın çok sevdiği Fenerbahçe şike operasyonunun merkezindeki takım. Şampiyonluk yolunda kimi futbolcuları ayarlamış, rakibi olduğu için şike yapmış oldu. Kimi zaman şampiyonluk yolundaki rakibi Trabzonspor'un rakiplerine para göndererek veya teşebbüs ederek teşvik olayına karışıyordu.

Çok ciddi deliller var, ligler başlamadan karar vereceğiz bir an önce diyen Mehmet Ali Aydınlar bir hafta geçmeden görüş değiştirdi : ''Elimizde delil yok, iddianameyi bekleyeceğiz'' ... İddianame dediği şey nedir Aydınlar'ın ? Savcının soruşturma sonrasında toplandığı delillerin, kararlarını ve düşündüklerini içinde toplandığı yazıdır. Savcının tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk etmesi size yeterli gelmeyebilir tabiki ama kamuoyuna karşı yanar dönerlilik yapmamak , tepkileri çekmemek gerekiyor.

Bir hafta önce deliller çok ciddi diyen Aydınlar, delil yok derse... Bir hafta önce hızlı ama aceleci olmadan karar vereceğiz diyen Aydınlar , yanar dönerlik yaptıktan sonra Galatasaray Başkanı'nın bir an önce hızlı ve doğru karar verilsin önerisine ''fırsatçılık'' derse... Kamuoyu oluşturmaya çalışıp aniden ligin marka değeri, kulüp gelirleri falan tarzı pislik içinde yüzmeye meyilli açıklamalar yaparsa... tabiki bir kısmın tepkisini çeker tarafsızlıkla.

Operasyon bundan 5 sene öncesine 2005-2006 sezonuna kadar gitti birden. Geçtiğimiz sezonkiler tamamen açığa çıktı mı bilinmez, belki de kamuoyuna ''sadece Fenerbahçe ve Beşiktaş ile değil Galatasaray ile de uğraşıyoruz'' mesajını vermek için erkenden 05-06 sezonuna gitmiş olabilirler. Denizlispor - Fenerbahçe maçında teşvik primi vermekle suçlanıyor anladığımız kadarıyla Galatasaray. Teşvik de şimdiki yasalara göre şike sayılır. Daha neyle suçlandığımızı bilmeden zaten yazılı basın hükmü verdi. Neyse bizim gibi herkes de basının ne olduğunu biliyor. Korkarım günün birinde bu haberleri yapanlar çok büyük olaylara maruz kalacaklar, o zaman belki doğru haber yapmayı, ilgi çekmek için yalan-yanlış-eksik-yönlendirici- manşet atmamayı öğreneceklerdir.

Burada bahsedilmesi gereken kişi yine Mehmet Ali Aydınlar... Ne oldu be adam ? Galatasaray isminin G'sini duyar duymaz çıktın cengaverce, ''gerekirse kupayı alırız'' açıklamasıyla. Neredeydin sen bugüne kadar. Şunu herkesin iyi anlaması gerekir ki Galatasaray taraftarın bu açıklamaya kızmasının sebebi kupanın verilmesi , alınması falan değil. Şike değil bu teşviğe meyilli bir davranış içinde olmuşsak bile şampiyonluk silinsin, kupa alınsın.. Biz kendi içimizde veririz diğer cezaları. Kral'ın , Şaş'ın, Mondi'nin göz yaşlarının hesabını sorarız. Tepkimiz, tarafsız olamamaya tepkidir. Başka bir takım hakkında elinde 26 klasör delil varken , bekleyeceğiz açıklaması yapıp daha ne olduğunu anlamadığın bir olay hakkında ''kupayı alırız ellerinden'' açıklaması yaparsan orda senin Galatasaray'a karşı geçmiş zamandan gelen ezikliğin olduğu ortaya çıkar ki sen artık TFF başkanısın. 1 ayda 4-5 çelişkili ifadelerin , olaylara göre değil kişilere göre yorum yapman bu kadar kısa sürede tarafsızlığını yitirdi büyük bir kesim tarafından.

Mehmet Ali Aydınlar en kısa sürede istifası istenen kişi olarak tarihe geçmiştir bu kaypak tutumuyla. Kendisine  en azından bundan sonraki görev süresince adamlık, tarafsızlık dilerim.

Bir teşvik suçumuz varsa sorumluluları cezalandırmak için hepimiz hazır kıta bekliyoruz.

Bir suçumuz yoksa ama... Bu gazete manşetlerini atanları, sosyal medyada yönlendirici açıklamalar yapanları, internet gazetelerinde başlıkla içeriğinin alakası olmayan haberler yapanları, Buse Terim'in babasının jübile yorumuna bile ''Buse Terim'den şike yorumu'' manşeti atanları cezalandırmak için de hazırız.

Mehmet Ali Aydınlar şimdi olduğu gibi bundan sonra da dirayetli olsun. Her kim olursa olsun, cezası neyse verilir modunda olsun ve tabiki yasalara göre gereğini yapsın. Bu Menemenspor da olsa böyle olmalı, Galatasaray da olsa böyle olmalı. Tuttuğu takım olan Fenerbahçe de olsa böyle olmalı.

4 Ağustos 2011 Perşembe

Galatasaray ve Şike (?) Operasyonu

Galatasaray şike operasyonunun ikinci ayına girerken işin içine çekildi öyle ya da böyle. Olayın şikeyle alakası olmadığını geç olsa da öğrendik ve bunu öğrenirken aynı zamanda ''fırsatçılık'' nedir ve kimler yapar onu da öğrendik. TFF'ye selam olsun.

Daha Galatasaray'ın G'sini duyar duymaz başladılar. Neyin olup bittiğini daha Galatasaraylılar ve Emniyet'i stada ve çalışma ofisine davet eden Bülent Tulun anlamamıştı ki medya biraz daha gaza gelse ''şikeci Galatasaray'' manşetlerini atacaktı belliki.

Şikeden nemalanan gazetecileri gördük önceki dalgalarda. Bunlardan en işe yaramayanı ve tamamen fanatik taraftar hüvviyetinde olan Lube Ayar. Tuttuğu takımın sevdalısı mı yoksa Başkanı Aziz Yıldırım sevdalısı mı muamma. Her kriz birilerini ön plana çıkarıyor ve fazla süre geçmeden unutulup gidiyor. Onlardan biri Lube Ayar. Ve Mehmet Baransu. Kendisi Galatasaraylıdır. İyi de bir Galatasaraylı olduğunu söyler. Lakin bu durum kendisine ''Helal olsun, süper gazeteci'' dememizi sağlamıyor. Yargıya intikal etmiş bir konuda bu kadar yönlendirici, bu kadar bilgi kirliliği içerisinde haber yapılmaz. Bir Galatasaraylı olarak dedikleri , söyledikleri beni memnun edebilir ülke futbolu pisliklerden kurtulacak diye, lakin bunlara hakimi karar versin. Delilleri bir yere dayandırmadan , bu kadar gergin bir ortamda özellikle, laflar söylemesi yanlıştı.

Ve bu dalgada ne oldu. Popüler olmak isteyenler hemen , hiçbir şekilde yine bir temele dayandırmadan insanları rencide edecek , nefret besletip adından söz ettirecek sözde gazetecileri ve gazeteleri aynı zamanda tv kanallarını gördük. Bugün 4 Ağustos ve Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim'in jübilesinin yıldönümü. Kızı Buse Terim twitter hesabından bununla ilgili bir yorum yapmışken Sabah Gazetesi'nin ''Buse Terim'den şike yorumu'' başlığı atması nasıl bir mantık ürünüdür. Daha bir çok Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı yazarlar konuştu da konuştu. Onlar da twitter hesaplarından neler demedi neler. Galatasaray taraftarı sadece dedi ki: ''Bekleyelim, en küçük bir şeyde verilsin ceza.''

Fenerbahçe taraftarının ( seyirci ) kendi şike olayları patlak verdiğinde ''Önceki seneler de araştırılsın, tek biz mi yaptık'' gibi mantık dışı açıklamalarını ve kendilerini böyle temizleyebileceklerini sanma anlayışlarını hayretle okumuştuk forumlarda , bloglarda. Tamam geçmiş seneler de araştırılsın tabi, varsa pislikler çıkarılsın da sizlerin bu anlayışınızda olması ciddi anlamda bakış açımızı değiştirdi size karşı. Kendi pisliğiniz başka pisliklerle mi kapanacak, böyle bir anlayış olabilir mi? 

Velhasıl tutturdular Denizlispor - Fenerbahçe maçı araştırılsın diye. Bizce hiçbir sakıncası yok, 1905'e kadar inilsin bakılsın her şey. O maçtan bir şey çıkmadığı bugün ortaya çıktı ve öncesi için de diyoruz. Galatasaray Tarihi'nde şike bulamazsınız. 

Daha 20 gün olmadı, yanlı haber yapıyor diye basına tepki veren Fenerbahçe taraftarının samimiyetini de bugün görmüş olduk.  Şikeyle alakası olmayan bir konudan Galatasaray'a şike yaftası vurmaya çalışan medyanın gazına gelerek yine timsaha yattılar ama ''yanlış anons'' yine kaderlerinde vardı. 

Şimdi geçmişle ilgili hiçbir tereddütü olmayan bir Galatasaray taraftarı olarak diyorum ki , 2005-2006 değil, liglerin başladığı tarihe kadar inin. Futbol da, basket de, voleybol da incelensin. Bir şekilde susturulan Cihan Oskay da gözaltına alınsın ve ifadesine başvurulsun. Rakiplerin ağzından düşmeyen Ergün Gürsoy da alınsın gözaltına. Sinan Enginler, Serdar Bilgililer.. Bunlar alınsın. Galatasaray taraftarı niye ''6 sene üst üste şampiyon olduk'' diye mesaj veriyor, bakılsın. 

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ilk günlerde dedi, tereddütü olan varsa gelsin araştırsın kulubümüzü dedi. Bugün de arama izni olmadan gelip arama yapılmasına izin verdiğimiz gibi her istediklerinde belgelere ve muhasebe kayıtlarına bakabilirler. 

Bir tavsiye : Fenerbahçe taraftarı kendi pisliklerinden kurtulmak için başkalarında pislik çıkması için dualar etmesin. Gerçekten çok yazık.