22 Mart 2011 Salı

Yediğimiz goller...

1- Sivasspor 2-1 yenilen maçta ilk gol duran top
2- 2. hafta Bursa maçı ilk gol Ufuk hatası
3- 3. hafta Eskişehir maçı ilk gol Ufuk hatası
4 - 4. hafta antep'i 1-0 yeniyoruz kendi evimizde. Golü penaltıdan Kewell atıyor ama nasıl atıyor bir bakınız.
5- Buca galibiyeti, balına attığımız bir gol.
6- 6. hafta, belediyeyi 3-1 yeniyoruz. Herve Tum'un attığı gol duran toptan...
7. Hafta karabükspor maçı... İlk golü penaltıdan yiyoruz , ikinci golü duran toptan yiyoruz yine.. Bu maçta Ufuk'un baraj kurdurmaktan anlamadığını görüyoruz ama konumuz bu değil, konumuz takımın duran top zafiyeti.
8- Ankaragücü kendi sahasından duran top kullanıyor defans arkasına ve ilk golü yiyoruz. Maç 2-1'ken kalecinin inanılmaz mantık hatası içinde kaleden çıkışını görüyoruz ve 3. golü yiyoruz. Maç 4-2 bitiyor ve Rijkaard gönderiliyor...
9- 9. hafta Fenerbahçe deplasmanı 0-0 bitiyor...
10- 10. hafta antalya maçı.. Antalya korner kullanıyor, çıkartamıyoruz topu ve Ufuk altıpas içindeyken aşırtma gol yiyor...
11- 12. hafta Manisadan ikinci golü penaltıdan yiyoruz..
12- Kayseri deplasmanı 0-0 bitiyor...
13- Beşiktaş ilk golü penaltıdan atıyor. Ali Turan'a sevgilerle.
14- 15. hafta Kasımpaşa'dan gol yemiyoruz.
15- 16. hafta Gençlerbirliğine 2-0 yeniliyoruz.. İlk golde Ufuk şov devam ediyor.
16- 17. hafta Konya deplasmanında 1-0 galip geliyoruz.
17- 18. hafta Sivası yeniyoruz 1-0 ..
18- Bursa deplasmanı.. Kalede ufuk. ilk golde hatalı çıkıyor, ikinci golde vederson orta sahadan vuruyor, ufuk naber?
19- 20. hafta 3-0 önde olduğumuz maçı zor bitiriyoruz ve ikinci golü yine duran toptan yiyoruz...
20- 21. hafta kalecimiz Zapata bacaklarını ayırmış ayırabildiği kadar, Sosa da oradan atıyor 1-0 yeniliyoruz.
21- 22. hafta Buca'dan gol yemiyoruz, 1-0 yeniyoruz...
22- 23. hafta İstanbul belediyen 3 yiyoruz.. 1. gol Serkan'ın absürd bir çalım yemesi 2. gol Mustafa sarp-Cana işbirliği 3.gol penaltı...
23 - 24. hafta Karabükspor ile evimizde 0-0 berabere kalıyoruz.
24- ankaragücü'ne 3-2 yeniliyoruz.. İlk golü kornerden yiyoruz , diğer iki golü nasıl yediğimizden bahsetmek istemiyorum. -konsantrasyon-
25- 26. hafta.. Fenerbahçe'ye 2-1 yeniliyoruz.. İlk golü duran toptan yiyoruz. İkinci golü Gökhan ve Servet varken kafayı Alex vuruyor öyle yiyoruz..

Şimdi bu kadar basit gol yerken, sağ ve sol bekler bu kadar yetersiz iken , orta sahanın hali içler acısıyken, forvette bir maç oynayıp 5 maç sakat olan Baros'a bel bağlarken ne olacaktık? Şampiyon mu? Tamam.

19 Mart 2011 Cumartesi

Biz Avrupa takımı değil miydik abi ?

Hedefi Türk olmayan takımları yenmek üzere kurulan bir kulübüz. Her branşta. Bu lafları duyarak büyüdük biz. Olmayacaksa da onun için yarışacağız, çabalayacağız. Her sene bu yarışın içinde olacak değiliz elbet. Erken havlu attığımız dönemler de olabilir ilk turda eleneceğimiz. Eğer bu durum alışkanlık haline gelip sıradanlaşırsak o zaman işte mazimize ihanet etmiş oluruz. O yoldayız biz de.


9 sene oldu adımızdan söz ettirmedik Avrupa'da, söz ettirir gibi olduk19 Mart 2008 Hamburg maçında elimize yüzümüze bulaştırdık. O maçta tohumlarını attık bugünlerin. Çok zor olmuyor dedik. Çok önceden kestik mücadeleyi aslında. Final Kadıköy'de diye gazlandık sadece. Şampiyonlar Ligi'nden sonra transfer yaptık, içimize attık dışa vurmadık bu vizyonsuzluğumuzu. Avrupa'dan daha çok Türkiye ligini düşünür olduk. 17 olan şampiyonluk sayısını 20-35-50 yapsan ne , ezeli rakibini bir kere daha fazla yensen ne gündelik sevinmelerden başka. Yıllardır kalemizi koruyan Mondragon'un bile Galatasaray - Fenerbahçe maçı mı vardı , kaç kaç bitti diye sorması sizi düşündürmüyor mu? 


Hiç bu kadar hedefsiz kalmamıştık senelerce... Avrupa olmadı, Türkiye ligiyle avunduk. Baktık olmadı, hadi dedik beş senedir almadığımız Türkiye Kupası..Bu kupayı adım gibi eminim Avrupa'ya gitmek için almak isteyen futbolcuların sayısı bir elin parmağını geçmez. Sadece öylesine bir hedef. Yok o da olmadı önümüzdeki derbi var onu tutturalım. Tek maçlık bir hedef koyduk yani.90'lı yılların sonu, 2000'li yılın başındaki Fenerbahçe'ye döndük yani tam anlamıyla bu sene. Ne oluyoruz biz böyle? Böyle hedefi mi olur Galatasaray'ın ? 


Olalım tabi Türkiye şampiyonu da, yenelim her maç ezeli rakibimizi de. Yapabiliyorsak yapalım ama bununla sınırlı tutmayı alışkanlık haline getirdiğimiz zaman sızlar işte Ali Sami Yen'in kemikleri. 10-15 senede bir Avrupa şampiyonu olmak için mücadele edelim biz, vizyonumuz budur. Arada 3-4 Türkiye ligi şampiyonu zaten oluruz en kötü bu sürede. 


Küme düşme potasında mücadele edelim varsın bir sene , Arena'daki ilk derbiyi kaybedelim peki , dalga geçsinler bizle kümeye diye tamam. Ama Avrupa'da elendiğimiz her senenin sonraki senesi için tekrar Avrupa Kupası için mücadele edelim, o potansiyeldeki adamlardan oluşturalım takımı. Bu alışkanlığı tekrar kazanalım. 


Galatasaray kümeye diyenler bilmez kendilerini Galatasaray'ın kurtarıp averajla ligde bıraktığını... Arena'daki ''ilk derbiyi'' biz kazandık diyenler yine bilmez kendi stadlarındaki ''ilk maçı'' kimin kazandığını.. Bilmesinler, şunu bilsinler yeter. Takım küme de düşse sarı-kırmızı kaşkolumuzu dolarız boynumuza, gideriz armanın yanına yağmurda çamurda...Yeter ki Galatasaray geçmişine ihanet etmesin, Avrupa için versin mücadelesini.


Galatasaray başkadır, Galatasaray Avrupa takımıdır. Günlük sevinçler için hedef koyamaz, çıta hep en yukarıda olmalıdır ve bunun için mücadelesini vermelidir. Vizyonsuz olan her kimse, yönetimi - futbolcusu - taraftarı... Kimse bu ülke içindeki hedeflerle yetinip onlara sevinen, Galatasaray ile bağı olmamalıdır.



17 Mart 2011 Perşembe

Ölmek istercesine...



Dertlerim Bitmek Bilmiyor 
Bu Takım Oynamayınca 
Taraftar kupa istiyor 
Şampiyonluğu görmek istiyor 


Kalbim aşkın dolu , ölmek istercesine 
zlerim eski günleri , arıyor delicesine 


Şanlı Galatasaray 
Bu taraftarın seninle yaşar 
En kötü gününde bile 
Miyonlarca kalp seninle atar 

10 Mart 2011 Perşembe

Commandante Hagi...

90'lı yıllarda çocuk olan benim gibi Galatasaraylıların kahramanı Commandante Hagi. Galatasaray'ı zirveye taşımış olan takımın lideri , beyni.
Hırçınlığı ile, hırsı ve kazanma arzusuyla sahada benliğimizi yaşatan 11 futbolcudan biri ama zekası ve tekniği ile diğerlerinden ayrılan bir futbolcu.
Türkiye'ye gelmiş gitmiş gelecek bilmem ne, bu tartışmayı muhattap bile kabul etmeden söylüyorum ki Dünya'nın gelmiş geçmiş en büyük 3 futbolcusundan biri. Bir futbolcunun iyiliğini tartışırken bir sene gösterdiği maksimum performansı değil, futbolculuk hayatı boyunca genel olarak gösterdiği performansı, futbola bakış açısını, zekasını, tekniğini, profosyonelliğini, oynadığı takımda alınan başarılara ne denli etki yaptığına bakmak gerekir.
Hagi Galatasaray ile 13 kupa kazandı. Ya da Galatasaray Hagi ile 13 kupa kazandı. Kazandığı kupadan daha ziyade yıldız futbolcu nasıl olunur bunun örneklerini sergiledi. Hiçbir deplasmana gitmem demedi, en önde kendi gitti. Sorumluluklardan kaçmadı, tüm sorumluluğu üstüne aldı. 96'nın o kötü başlanan maçlarında küsmedi, takıma ayak uydurmaya çalıştı.
Galatasaray'da oynadığı için Galatasaraylıların şükrettiği bir futbolcu. Başarının gelmesi için bir araya gelmesi gereken bir çok etkenin en büyük parçasıydı belki de.
Futbolculuğunu sömürdüğümüz, her şeyinden yararlandığımız bu aykırı futbolcudan futbolu bıraktıktan sonra teknik direktör olarak da yararlanmak istedik. Henüz çok erkendi belki ama 2. Fatih Terim dönemi çok kötü gidiyordu. Taraftarı gazlayacak bir isim gerekiyordu. 2003-2004'ün ikinci yarısında getirttik takımın başına. 2004-2005 sezonunda , yani yüzüncü yılımızda takımı 10'a emanet ettik. Futbolcular yetersizdi belki ama taş gibi takım yaratmıştı. Oynuyordu takım. Son haftalarda kaçan şampiyonluğun tesellisi Fenerbahçe'yi kupa finalinde 5-1 yenmekti. Gönderildi sene sonu Hagi.. Medya stayer dedi, iyi futbolcu kötü teknik adam dedi. Dedi de dedi, medyanın gazı ile gönderildi commandante...
Ondan sonraki en kötü dönemde yine çağrıldı Hagi, taraftardan biraz daha zaman kazanmış oldu Adnan Polat.  Kendi dönemindeki takım ve ruhtan eser olmayan bir takım vardı Hagi'nin elinde. Pas yapamayan, mücadele edemeyen, kapasitesi sınırlı oyunculardan kurulu bir takım vardı. Kendi biliyor muydu bilmiyoruz ama Adnan Polat sırf zaman kazanmak için bir efsaneyi daha harcıyordu. Aynı Bülent Korkmaz'ı kullandığı gibi Hagi'yi de kullanıyordu. Ve işte daha ligin 25. haftası olmadan her kulvarda elenmiş bir takımız artık.
Taraftar oyna geliyor, Hagi gönderilmeli diyor. En çok da bu işte Adnan Polat İstifa dememin sebebi. Hagi'yi bile bazı taraftarlara düşman yaptırdı zaman kazanmak içi, koltuk sevdası için.
Hagi Hagi Hagi....
Disiplin şart diyoruz bir takım için, istikrar şart diyoruz bir takım için.. Hagi'de ısrar edilmeyecek de kimde edilecek? 15 maç mı Hagi'ye tanıyacağımız şans? Ölü bir takımda , moralman çökmüş bir takımın başına getirip böyle kolay mı harcayacağız Hagi'yi ?
Ah Hagi ah... Seni Galatasaray'da görmek öyle güzel ki...